
Asya, 24 yaşındaydı. Pendik escort arka sokaklarından birinde, eski ama temiz bir apartmanın bodrum katında kalıyordu. Penceresinden gün ışığı az girerdi ama o karanlığa alışmıştı zaten. Işık, onun için dışarıda değil; azmiyle var ettiği küçük dünyasındaydı. Her sabah erkenden uyanır, kısa bir sahil yürüyüşü yapar, sonra minibüsle işe giderdi. Yüzü hep sakindi ama içinde hiç dinmeyen bir fırtına taşırdı.
Asya, Muş’ta doğmuştu. Kalabalık bir ailede, sessiz bir çocuk olarak büyümüştü. Kız çocuklarının okumasının “gereksiz” görüldüğü bir evde, kitaplara duyduğu ilgiyi hep gizli yaşadı. On altı yaşına geldiğinde, babasının arkadaşıyla nişanlandırıldı. Bir yıl sonra evlenmek zorunda kaldı. Evli vip esc, onun için bir hapishaneye dönüştü. Fiziksel şiddetten çok, her gün yaşadığı psikolojik baskı onu içten içe yok ediyordu.
Günün birinde kararını verdi. Kaçacaktı. Nereye gideceğini bilmiyordu ama gitmesi gerektiğini biliyordu. İstanbul’a, Pendik otogarına kadar geldi. İlk gecesini sahilde geçirdi. Korkuyordu ama içindeki özgürlük arzusu korkudan daha büyüktü.
Birkaç gün sonra Pendik Belediyesi’ne bağlı kadın dayanışma merkezine ulaştı. Orada kendini anlatabildiği, dinlenebildiği bir yer buldu. Elleriyle yaptığı yemekler, onun var oluş mücadelesinin sessiz ifadesiydi.
Bir lokantada işe başladı. İlk maaşını aldığında gözleri dolmuştu. Hayatında ilk defa kendi emeğiyle kazandığı paraydı bu. O parayla küçük bir soba aldı evine, ikinci el bir çaydanlık… Her şey küçük adımlarla büyüyordu.
Sahil kenarındaki taşlara oturup denizi izlediği bir akşam, içinden şöyle geçti:
“Buraya kaçmadım. Burada yeniden doğdum.”
Artık kimseye hesap vermiyordu. Asya, sessiz çığlıklarının yerine hayalleri koymuştu. Ve Pendik escort onun susturulamayan sesi olmuştu.