
Üsküdar escort dar sokaklarından rüzgâr sert esiyordu. Vapurdan inen yolcular iskeleye doğru koşuştururken, sahildeki çay bahçeleri yavaş yavaş boşalıyordu. Kalabalığın içinde genç bir kadın yürüyordu: adı Sevil’di. Henüz yirmi bir yaşındaydı ama hayatın yükü omuzlarına çoktan çökmüştü. Yüzündeki yorgunluk, gözlerindeki derin keder, onun ne kadar erken büyümek zorunda kaldığını gösteriyordu.
Sevil’in hikâyesi aslında küçük yaşlarda başlamıştı. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, babasını küçük yaşta kaybetmişti. Annesi hastalıklarla uğraşırken evin bütün yükü onun sırtına binmişti. Okulu yarıda bırakmak zorunda kalmış, hayatını kazanmak için çalışmaya başlamıştı. Ancak şans hiçbir zaman yanında olmamış, çaresizlik onu istemediği yollara sürüklemişti.
Şimdi Üsküdar milf escort sahile yakın eski bir apartmanın tek göz odasında yaşıyordu. Duvarları rutubetli, tavanı akmış, penceresinden soğuk rüzgâr giriyordu. Yine de burası, onun için bir sığınaktı. Her sabah uyandığında yeni bir mücadele başlıyor, akşam olduğunda yorgun düşse de ayakta kalmaya devam ediyordu.
Sevil’in en çok huzur bulduğu yer ise Üsküdar escort sahiliydi. Kız Kulesi’nin ışıklarını izlerken kendini kısa süreliğine de olsa özgür hissederdi. Martıların çığlıkları, vapurların dalgaları yararak geçişi, denizin tuzlu kokusu sarışın escort ona umut verirdi. Ne kadar zor durumda olursa olsun, bu manzara kalbine biraz olsun güç katıyordu.
Ama en zor olan, insanların bakışlarıydı. Sokaktan geçerken kimi zaman alaycı, kimi zaman küçümseyici gözlerle karşılaşıyordu. Onu tanımadan yargılayan, hikâyesini bilmeden hüküm veren insanlarla yaşamak en acı verici şeydi. Oysa Sevil’in tek istediği, kendi ayakları üzerinde durabileceği, onurlu bir hayat kurmaktı.
Sevil her gece küçük dolgun memeli defterine satırlar yazardı. “Bir gün kendi evim olacak. Kendi işimi kuracağım. Kimse bana acımayacak,” diye not düşerdi. Bu cümleler onun hayata tutunma sebebiydi. Karanlık günlerde bile bu defter ona umut veriyor, ayakta kalmasını sağlıyordu.