
Çekmeköy escort kenarında, metro hattına uzak, kalabalıktan uzakta kalan eski bir mahallede yaşıyordu Sevda. 24 yaşındaydı. Ama gözleri, yılların değil, yaşadıklarının izini taşıyordu. Yaşam, ona hiç adil davranmamıştı. Daha çocukken anne ve babasını kaybetmiş, farklı akrabaların götten yanında oradan oraya savrulmuştu. On yedisinde kendi başına kalmıştı. O günden beri ayakta kalmak için ne gerekiyorsa yapmıştı.
Sevda, İstanbul’a geldiğinde hayallerle doluydu. Başta bir tekstil atölyesinde çalıştı. Haftanın altı günü, sabahın köründen akşamın geç saatine kadar çalışıyor, ama ay sonunu zor getiriyordu. Derken iş yavaşladı, maaşlar kesintiye uğradı, kiralar arttı. İşten çıkarıldığında cebinde yalnızca 300 lira kalmıştı.
Bir gece, ev sahibine “yarın kiran yoksa çıkarsın” denildi. Dışarıda kalma korkusu, vicdanının önüne geçti. O gece, tanımadığı bir adamla birlikte oldu. Ve o geceden sonra geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Artık Sevda, geceleri sarışın farklı sokaklarda, farklı bakışlarla karşı karşıya kalıyordu. Kimse onun hikayesini bilmiyor, kimse “neden buradasın” demiyordu. Zaten soran da yoktu.
Ama Sevda’nın içindeki kırılgan taraf hâlâ ölmemişti. Gündüzleri küçük bir deftere yazılar yazıyor, penceresinden süzülen loş güneş ışığında kendini hayal ediyordu. “Bir gün,” diyordu, “bir gün çıkacağım bu hayattan.”
Bir sabah Çekmeköy Alemdağ durağında yürürken yol kenarındaki bir güzellik salonunun camında “yardımcı aranıyor” ilanını gördü. Cesaretini topladı ve içeri girdi. Başta burun kıvıran çalışanlara aldırmadı. “Ücretsiz çalışayım, yeter ki öğreneyim,” dedi. İçlerinden biri, yaşça büyük bir kadın, onu anlayışla karşıladı ve şans verdi.
Artık Sevda gündüzleri fön çekiyor, saç yıkıyor, aynalara umutla bakıyordu. Geceleri çıkmayı yavaş yavaş azaltmaya başlamıştı. Tamamen bırakmak kolay değildi ama mücadele ediyordu. Çünkü artık bir amacı vardı: kendi ayakları üzerinde durmak.
Kimse onun yaşadıklarını milf bilmiyordu ama artık Sevda’nın kendiyle savaşı bitmemişti. O hâlâ geceleri ağlıyor, sabahları umutla uyanıyordu. Ve biliyordu ki, zorluklar geçer… ama pes ederse her şey biter.
Bir yanıt yazın